Daha önce her şeyden kuşkulandığınız oldu mu? Duyularınızın aktardığı bilgilerin doğruluğundan bile şüphe duyduğunuz anlar ? Bu bilgilerin yanıltıcı oDaha önce her şeyden kuşkulandığınız oldu mu? Duyularınızın aktardığı bilgilerin doğruluğundan bile şüphe duyduğunuz anlar ? Bu bilgilerin yanıltıcı olduğunu varsaydık diyelim, bu durumda kuşku duymadığınız, doğruluğundan emin olduğunuz tek bilgi ne olabilir ?
“Meditasyonlar”ı okuyarak Descartes’la birlikte bu soruları kendinize sorabilirsiniz. Felsefede belki de en çok önem taşıyan fransız eserlerden bir tanesi. Okuması kolay fakat dikkat gerektiren, okuduğunuzda zihninize ufak bir format atıp vizyonunuzu genişletecek bir kitap.
Herkesin en az bir kere okuması gerektiğini düşündüğüm, felsefe kitapları okumaya başlamak isteyenlere önerebileceğim bir eser....more
Kütüphanemde yer açmak üzere artık okumayacağım mangaları seçerken elime takıldı Asadora ve kendisini okumadan ondan ayrılmanın yazık olacağını düşünüKütüphanemde yer açmak üzere artık okumayacağım mangaları seçerken elime takıldı Asadora ve kendisini okumadan ondan ayrılmanın yazık olacağını düşünüp bu sabah okumaya koyuldum. Çok tatlı bir hikaye, serinin ilk sayısı ve buna rağmen bir hayli mesaj içerdiğini söyleyebilirim. Savaş gibi ağır bir konu merkezinde olsa da komik sahneleri ve enfes çizimleriyle kafa dağıtmak için okuyabileceğim bir manga serisi olarak tanımlayabilirim kendisini !...more
Yazarla tanışma kitabım. Sonlarına doğru yazı yazmak üzerine adadığı sayfalar romanda en çok hoşuma giden kısımlar oldu. Nothomb’un kalemini tam anlamYazarla tanışma kitabım. Sonlarına doğru yazı yazmak üzerine adadığı sayfalar romanda en çok hoşuma giden kısımlar oldu. Nothomb’un kalemini tam anlamıyla keşfetmek adına diğer bir kitabını da okumak isterim. ...more
Ernaux okumaya başlamak için ideal kitap değil, ilk önce bunu söylemeliyim. Ondan çok önce doğup ölen kardeşine yazdığı bu mektubun tadına, onun kalemErnaux okumaya başlamak için ideal kitap değil, ilk önce bunu söylemeliyim. Ondan çok önce doğup ölen kardeşine yazdığı bu mektubun tadına, onun kalemiyle ve kendisiyle az çok tanışık olanların daha fazla varabileceğini düşünüyorum. Aksi takdirde okur, bu çok kişisel hatta otobiyografik olarak tanımlayabileceğimiz eserden sıkılabilir. Bunun nedeni ise Ermaux’nun bir şeyleri çok fazla süslemeyip, soğuk gerçekleri ve zihninden geçenleri olduğu gibi yazıya dökmesi. Bu özelliği bu kitapta daha fazla ön planda bana göre. Onu bu yüzden bu kadar seviyoruz zaten. Basit gözükebilecek bir cümleyle bizi uzaklara götürebilme yeteneğine sahip......more
Arka kapak yazısı ve ilk yirmi sayfası bende merak duygusu uyandırsa da sevemedim bu kitabı, son elli-otuz sayfada anca tutunabildim hikayeye. Bunun nArka kapak yazısı ve ilk yirmi sayfası bende merak duygusu uyandırsa da sevemedim bu kitabı, son elli-otuz sayfada anca tutunabildim hikayeye. Bunun nedeni ise bir müddet sonra (kitabın kısa olmasına rağmen) olayların tekrar etmesi. Tek hoşuma giden nokta yazarın olayları bağdaştırma biçimi oldu. Eminim ki diğer kitapları daha güzeldir, zira bu kısa hikaye uzun süre önce yayımlanan sesli bir kitabın basılmış haliymiş zaten. ...more
Şu ana kadar Aruoba’dan okuduğum iki kitabı da çok sevdikten sonra böyle bir kayaya çarpmayı bekliyordum : Bir yazarın her kitabını böyle mükemmel bulŞu ana kadar Aruoba’dan okuduğum iki kitabı da çok sevdikten sonra böyle bir kayaya çarpmayı bekliyordum : Bir yazarın her kitabını böyle mükemmel bulmaya devam etmek mucize gibi bir şey olurdu. Kısa, çabuk okunan doğa temalı şiirlerden oluşuyor kitap. Buna rağmen tekrar tekrar okudum sayfaları, çevirip geçmemek ve üzerilerine düşünmek adına. Zira yazılar, şiirden fazla düşünce parçaları gibiydi. Yine de favorilerim arsına giremedi maalesef, olur öyle. Aruoba’nın diğer kitaplarını okumak için beslediğim heyecandan bir şey alıp götürmüyor…...more
Tatil için yola koyulmadan okumaya başlayıp içine girdiğim bu delilik, kendimi Manavgatta acilde bulmamla ilginç şartlarda devam ederek, otel odasındaTatil için yola koyulmadan okumaya başlayıp içine girdiğim bu delilik, kendimi Manavgatta acilde bulmamla ilginç şartlarda devam ederek, otel odasında bacağım bandajlı bir şekilde yatarken kitabı bitirmemle son buldu. Menteş’in romanını okumadım, içindeki absürtlük dışa taştı, geçirdiğim olaylı tatil süresince başından sonuna kadar romanı yaşadım resmen.
PS : Alper Kamu’ya sonunda bu kitapla kavuştum. ...more
Descartes, meşhur kuşku yöntemini oluşturma gereğini neden hissettiğini ve zihninin en derinlerinde onu bu yöntemi benimsemeye iten düsüncelerini biziDescartes, meşhur kuşku yöntemini oluşturma gereğini neden hissettiğini ve zihninin en derinlerinde onu bu yöntemi benimsemeye iten düsüncelerini bizimle paylaşıyor bu kitapta. Aklın ve mantığın yolundan giden, açık ve anlaşılır biçimde yazılmaya özen gösterilmiş felsefe eserlerini benimserim. Bu da onlardan birisi. Beni tek sıkan kısım fizyoloji dersi vermeye kalkıştığı kısım oldu, onun dışında Descartes’ın zihnini bizlere açtığı için bunu bir sohbet olarak düşünebilirsiniz. Bu nedenle de felsefesiyle tanışmak için ideal bir kitap olduğunu düşünüyorum....more
Dava çok akıllıca yazılmış fakat okuması çok değişik bir kitaptı. Yıllar önce Kafka’nın Dönüşüm kitabını okumuştum, haliyle o garip ve eşsiz yazım tarDava çok akıllıca yazılmış fakat okuması çok değişik bir kitaptı. Yıllar önce Kafka’nın Dönüşüm kitabını okumuştum, haliyle o garip ve eşsiz yazım tarzını unutmaya vaktim olmuş; zira kitabı okurken ne zaman olaylar absürtleşse kendi dikkatsizliğimi öne sürüp kendimi okuduklarım hakkında sorguya çekiyordum. Ara ara delirdiğimi zanettiren bu kitabı sevip sevmemek arasında çok kaldım, hâlâ kafam çok karışık. Bunun sebebi ise benim için fazla baş döndürücü olması. Hikayenin sonu dahil kitabın bazı kısımlarını anlamamamın da bunda payı büyük. Yine de eserleriyle arama biraz mesafe koyduktan sonra kendisinin ne kadar dahi bir yazar oldugunu daha iyi anlıyorum. Dava ileride mutlaka tekrardan okumam gereken eserlerden.
Sanat nedir sorusuyla başlayıp, gündelik yaşamımızdan politikaya kadar sanatın hayatımızın farklı alanlarında oynadığı rolleri okuru yormadan inceleyeSanat nedir sorusuyla başlayıp, gündelik yaşamımızdan politikaya kadar sanatın hayatımızın farklı alanlarında oynadığı rolleri okuru yormadan inceleyen bir kitap. Bu nedenle sanata önyargıyla yaklaşan, hayatımızdaki yerini tam olarak idrak edemeyen ve özellikle de çağdaş sanatla arası iyi olmayan herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Sanatla bu kadar ilgilenip sık sık sergiler ziyaret etmeme rağmen, zihnimin en uç köşesinde kalan birkaç soruya da ışık tuttu bu kitap. Sanat aracılığıyla insanlar daha erdemli nasil kılınır sorusunu absürt bulan ben, bu soruya bile mantıklı bir cevap aldım. Bunun yanı sıra bana, kendime daha önce sormadığım sorular da sordurttu. Örneğin sanatın, toplumun gündelik hayatında ve mimarisinde ağırlıklı bir şekilde bulunmasının, toplumun refah düzeyini yükseltmeye katkısı olacağını düşünmüyordum. Eserin bu konunun ve daha nicelerinin üzerinde durmamı sağlaması, benim bundan sonraki müze ziyaretlerim sırasında da çok işime yarayacağına eminim; zira sanata birçok farklı perspektiflerle bakmamı sağladı. Bir ekonomi-felsefe öğrencisi olarak, sanatla ekonominin ve felsefenin arasında bulunan bağın kısa bir şekilde işlenmesi de hoşuma giden noktalardan biriydi.
Kısacası çok severek okuduğum bir eserdi. Sanat hakkında okumalar yapmak isteyenlerin, özellikle de nereden başlayacağını bilmeyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap !...more
Turgut Uyar’ın kalemiyle yenilerde Kayayı Delen Incir’i okuyarak tanıştım. Kendisi buna ne kadar karşı da çıksa, şiirleri günümüzde Ikinci Yeni olarakTurgut Uyar’ın kalemiyle yenilerde Kayayı Delen Incir’i okuyarak tanıştım. Kendisi buna ne kadar karşı da çıksa, şiirleri günümüzde Ikinci Yeni olarak adlandırdığımız hareket içerisinde yer alıyor. Zira tek bir manifesto etrafında toplanmış bir yazar topluluğundan türememiş bu hareket : yazarlar birçok ortak özellik paylaştıkları için İkinci Yeniciler olarak anılmaya başlamışlar.Bu özelliklerden en öne çıkanı yazarken mantıktan fazla imgeye önem vermeleri. Kanımca Turgut Uyar’ın şiirlerinde yaptığı tam olarak da bu.
Tek bir şiirinde birden fazla konuya değinip sağa sola savruluyormuş, belirli bir akış ve bir tema takip etmiyormuş gibi gözükse de aslında bu yazım biçiminin ilk amacı okuyucunun zihninde bir takım farklı imajlar oluşturup, mısraların onda farklı çağrışımlar uyandırmasına izin vermek olduğunu anlamam zaman aldı. Bu imgeler sizde ne çağrıştırıyorsa, ne hissediyorsanız yerlerine onu koyuyorsunuz aslında. Bu açıdan da bence derinlik gerektiren, ya da aksine düşünmeyi bir kenara bırakıp sadece duyumsayarak okunması gereken şiirler olduklarını düşünüyorum. Çünkü şiirin içerisinde mantık aramak, mısraların aynı şiir içerisinde bambaşka konulara vurgu yapmasından dolayı imkansızlaşıyor.
Kayayi Delen Incir’i okuduktan sonra belki de en sevilen kitabı değildir diye bu bilindik şiir seçkisiyle ikinci bir şans tanımak istedim kendisine. Dünyanın En Güzel Arabistanı’nı daha fazla beğensem bile Turgut Uyar’ın kalemine ısınamadım, bende umduğum yankıyı uyandıramadı. Bu elbette şiirlerini “kötü” bulduğum anlamına gelmiyor zira işaretlediğim bazı sayfalar da oldu. Hayatımın bu döneminde bana hitap etmediğini ve aylar sonra tekrardan okumak isteyeceğim bir şair olduğunu da belirtmek isterim. Kapımı açık bırakıyorum !
Genel olarak Ikinci Yenicilerin yazılarını ve şiirlerini benimsemediğim düşüncesindeyim; fakat karşılaştırmak ve çabuk konuşmamak adına diğer yazarların eserlerini de okumayı planlıyorum....more
Sait Faik Abasıyanık daha “sade” olarak tanımlayabileceğim, herkese hitap edebilecek bir yazım diline sahip. Buna rağmen insana daha önce tatmadığı duSait Faik Abasıyanık daha “sade” olarak tanımlayabileceğim, herkese hitap edebilecek bir yazım diline sahip. Buna rağmen insana daha önce tatmadığı duygular tattırabilen ve gözümüzde birçok farklı manzarayı gerçekçi bir şekilde canlandırabilen bir kalemi var.
Hikayelerinin birçoğu, özellikle MEB’in 100 temel eser listesinde yer alan bu hikaye seçkisi aynı zamanda daha küçük yaş okurlara da hitap ediyor. Insanın odağını bir takım ciddi konulara ve hayatın kendisine yönelten, okurun en basit olaylara bile bambaşka bir perspektiften bakmasını sağlayan bir kitabın aynı zamanda çocuklar tarafından da anlaşılabilir, okunulabilir olması bana göre hikayelerinin büyüsünü oluşturan unsurlar arasında en büyüğü. Daha “basit” bir dille okur nasıl farklı gerçekliklere, sakin ve sessiz anlara götürülür bunun bir göstergesi adeta. Bu açıdan da bütün halka hitap eden bir yazar olduğunu düşünüyorum.
Farklı film sahnelerleriyle dolu bir kitapmış ve okurken film izliyormuş gibi bir tat aldım. Bu seçkide özellikle denizcilik ve doğa ön planda, tasvirleriyle içimi açtı resmen. Aralarında dönüp tekrar okuyacağımı bildiğim öyküler şunlar : Eftalikus’un kahvesi, Dülger balığının Ölümü, Bir ilkbahar hikayesi, Havuz başı....more
Yaşamın anlamı üzerine yazılmış, bize adeta ona varma yolculuğunun her aşamasını hissettiren, farklı nuanslarını görünür kılan, ona doğru bilmeden veyYaşamın anlamı üzerine yazılmış, bize adeta ona varma yolculuğunun her aşamasını hissettiren, farklı nuanslarını görünür kılan, ona doğru bilmeden veya kasıtlı biçimde yönelirken hissettiğimiz o soyut duyguları somut kılarak ifade edip bizlere tekrardan hissettiren muhteşem bir eser. Hayatın anlamını bulma yolculuğu bizlere ne kadar içsel, sisle bürünmüş bir yoldan geçer gibi gelse de Aruoba en derinde hissettiklerimizi, belki de içimizde biz gözlemleyemesek de uyanan değişimleri ve gelişimleri görünür kılmayı başarmış.
Oruç Aruoba’nin kalemini bu yüzden bu denli seviyorum : Derinliğe sahip insanda yankı uyandırabilecek bir güce sahip....more