Canan 's Reviews > Archangel's Sun
Archangel's Sun (Guild Hunter, #13)
by
by
Normalde mantık dışı sayılarda fark olan age gap sevmem ama fantastiklerde bunun alasını yaşıyoruz aslında ve bu hiç de sorun değil 😂Bir de burda kadın karakter büyük olan, bin küsur falan 😅 Ama görüntüsü genç kız gibi olduğu için okuyup geçtik o kısmı. Tuhaf 🤣
Titus ve Sharine aklıma gelen bir çift değildi kesinlikle. Birisi savaşçı bir başmelek diğeri kendi dünyasında kaybolmuş sanatçı bir kadim. Öncesinde bir etkileşimleri falan da olmamıştı... Illium öncesi sanırım annesinin durumunu düzeltmek istedi yazar.
Bir önceki kitap kıyamet yeriydi resmen. Hastalık, kaos, savaş, depremler, seller... Savaş bitmiş ama yıkımlar, hastalık ve kayıplar hâlâ ortadadır. Herkes kendi bölgesini ayağa kaldırma peşinde. Titus ise Afrika'da yeni doğanlarla uğraşıyor. Bölgesi birde iki katına çıkınca işi hepten zordur. Kan ve etle beslenen, aklı olmayan, gözü dönmüş yenidoğanlar oldukça yıkıcı bir etkiye sahiptir. Destek olarak gelen kişi ise Sharine'dir.
Sharine daha en saf ve savunmasız zamanında bir kaç kayıp yaşamış. Önce sevdiği adam sonra ebeveynleri...Zihninde sürekli hepsi senin suçun diyen bir ses. Psikolojik olarak kendi içinde bir dünyaya hapsolması kaçınılmaz olmuş. Ama artık kendine gelmeye başlar. Herkesin saygı duyduğu sanatçı kişilikten irade sahibi, bıçak kullanan birine dönüşme adımları atar.
Kendini bulma adımları atıp özgürleştirici hissetmeye başladığında, kadınları korunup kollanacak bireyler olarak gören Titus ile ipler biraz gerginleşir.
İlişkileri nasıl desem... Titus'un daha ateşli ve bir anda parlar tavrına, daha sakinleştirici ve uzlaşmacı tavrıyla Sharine zıtlardı. Sharine sanki yaramaz bir çocuğun gönlü hoş olsun diye alttan aldığı sahneler komikti açıkçası 😅Titus ve ablaları ile olan diyaloglar da iyiydi.
Bunun dışında bir kaç detay dışında çok sakindi kitap. Savaş sonrası etrafı toparlamak ve bir sonraki adım için basamak olarak kullanılmış sanki. Sharine ve Titus için harika ama gerekliliği tartışılır.
Titus ve Sharine aklıma gelen bir çift değildi kesinlikle. Birisi savaşçı bir başmelek diğeri kendi dünyasında kaybolmuş sanatçı bir kadim. Öncesinde bir etkileşimleri falan da olmamıştı... Illium öncesi sanırım annesinin durumunu düzeltmek istedi yazar.
Bir önceki kitap kıyamet yeriydi resmen. Hastalık, kaos, savaş, depremler, seller... Savaş bitmiş ama yıkımlar, hastalık ve kayıplar hâlâ ortadadır. Herkes kendi bölgesini ayağa kaldırma peşinde. Titus ise Afrika'da yeni doğanlarla uğraşıyor. Bölgesi birde iki katına çıkınca işi hepten zordur. Kan ve etle beslenen, aklı olmayan, gözü dönmüş yenidoğanlar oldukça yıkıcı bir etkiye sahiptir. Destek olarak gelen kişi ise Sharine'dir.
Sharine daha en saf ve savunmasız zamanında bir kaç kayıp yaşamış. Önce sevdiği adam sonra ebeveynleri...Zihninde sürekli hepsi senin suçun diyen bir ses. Psikolojik olarak kendi içinde bir dünyaya hapsolması kaçınılmaz olmuş. Ama artık kendine gelmeye başlar. Herkesin saygı duyduğu sanatçı kişilikten irade sahibi, bıçak kullanan birine dönüşme adımları atar.
Kendini bulma adımları atıp özgürleştirici hissetmeye başladığında, kadınları korunup kollanacak bireyler olarak gören Titus ile ipler biraz gerginleşir.
İlişkileri nasıl desem... Titus'un daha ateşli ve bir anda parlar tavrına, daha sakinleştirici ve uzlaşmacı tavrıyla Sharine zıtlardı. Sharine sanki yaramaz bir çocuğun gönlü hoş olsun diye alttan aldığı sahneler komikti açıkçası 😅Titus ve ablaları ile olan diyaloglar da iyiydi.
Bunun dışında bir kaç detay dışında çok sakindi kitap. Savaş sonrası etrafı toparlamak ve bir sonraki adım için basamak olarak kullanılmış sanki. Sharine ve Titus için harika ama gerekliliği tartışılır.
Sign into Goodreads to see if any of your friends have read
Archangel's Sun.
Sign In »
Reading Progress
January 1, 2024
–
Started Reading
January 3, 2024
–
Finished Reading
January 4, 2024
– Shelved