Holywood'da özel dedektif olarak çalışan Philip Marlowe, tesadüfen tanıştığı bir arkadaşı Terry Lenox'un Meksika'ya kaçmasına yardım ettikten sonra s Holywood'da özel dedektif olarak çalışan Philip Marlowe, tesadüfen tanıştığı bir arkadaşı Terry Lenox'un Meksika'ya kaçmasına yardım ettikten sonra sonra öldürülmesinin ardından, kendisini yozlaşmış polislerin, gerçeği eğip bükmek için kendi nüfuzunu kullanacak zenginlerin arasında bir cinayet serisinin düğümünü çözmeye çalışırken bulur. Kendi savruk hayatında zaman zaman sapmalar yaşayacak olsa da yeldeğirmenlerine karşı savaşında hikayedeki esrarı çözmeye kararlıdır.
Raymond Chandler, Amerikan pop kültürünün timsali sayabileceğimiz bir karakter yaratırken, başarılı diyalogları, parça parça açılan hikayesi ve bol twistli kurgusuyla yağ gibi akan bir kitap yazmış.
Ama bu benim için salt 60lar Amerikasında geçen başarılı bir polisiye roman değil. Sahilde bunu okurken Robert Altman'ın üzerine çektiği film hakkında konuştuğum arkadaşıma verdiğim cevaptaki gibi, "kişisel bir mesele." Olur ki ben de kendi hikayemi belki bir gün yazarım....more
"İstanbulda gün doğumu! Anlatılmaz bir hadise. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim ve göremem de (Tanrı gerçekten de her güzel şeyi düşmana mı ver"İstanbulda gün doğumu! Anlatılmaz bir hadise. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim ve göremem de (Tanrı gerçekten de her güzel şeyi düşmana mı verir!). Gökyüzü pembe bir kor gibi parlar ve sonra aşağı yeryüzüne iner; herkese yeter bu; Zengine ve yoksula, Sultan'a köleye ve mahkuma."...more
Radyo tiyatrosundan filme çeşitli tipte uyarlamalari olan nefis bir bürokratik hiciv -imiş. 40 yaşıma kadar Aziz Nesin hiç okumamış olmak benim ayıbımRadyo tiyatrosundan filme çeşitli tipte uyarlamalari olan nefis bir bürokratik hiciv -imiş. 40 yaşıma kadar Aziz Nesin hiç okumamış olmak benim ayıbım olsun... Benim gibi mizah kitabı sevmeyenlere bile kıvrak anlatımıyla bir çırpıda bu kitabı okutan Aziz Nesine helal olsun....more
Şık, iyi düşünülmüş bir kitap. Kucağında sevdiği kedi ile ikonik bir fotosu vardır Tanpınar’ın (konuyu Tanpınara bağlamazsam ölecek hastalığı), ama esŞık, iyi düşünülmüş bir kitap. Kucağında sevdiği kedi ile ikonik bir fotosu vardır Tanpınar’ın (konuyu Tanpınara bağlamazsam ölecek hastalığı), ama esas bu konu üzerine kafa patlatan, sahiplendiği kedisine “Buldum” adını verecek kadar naif olan Nahit Sırrı Örikmiş, bilvesile öğrenmemize vesile olan yayınevinde teşekkürler ...more
20 sene önce NTVde gördüğümde farklı biri olduğunu anlamıştım Berkun Oya’nın. Bazısı çok da iyi olmayan ama hep sıradışı işlerde gördük, opus magnumu 20 sene önce NTVde gördüğümde farklı biri olduğunu anlamıştım Berkun Oya’nın. Bazısı çok da iyi olmayan ama hep sıradışı işlerde gördük, opus magnumu ise Bir Başkadır. Bu kitapta pek suya sabuna dokunmayan köşe yazılarını, öykülerini ve asıl mesleği olan yazdığı tiyatro oyunlarını bulacaksınız. Benim gibi Krek oyunu izlememiş şanssızlardansanız bile, Masumun esinlendiği Bayrak oyununu, Bir Başkadır’ın derdiyle hemhal Güzel Şeyler Bizim Tarafta metnini ve keşke sahnelese dediğim Gezi Direnişi’ne dair “Sıradan Bir Günde Tanıdık Bir Evin Kapısını Çalar Gibi” kısa tiyatrosunu okuyup geçmişe, kampüste bir gazeteden Berkun Oya okuduğunuz o güzel zamanlara gidebilirsiniz...more
Mahir Ünsal Eriş'ten bir solukta okunan bir ekalliyet / gulyabani hikayesi. İstanbul'a ilk kez gelen ailenin yabancılığına biraz daha abansa daha çok Mahir Ünsal Eriş'ten bir solukta okunan bir ekalliyet / gulyabani hikayesi. İstanbul'a ilk kez gelen ailenin yabancılığına biraz daha abansa daha çok özdeşlik duyardım...more
Bu yaşıma kadar okumadığım Sait Faik'le, o çok sevdiğim Kınalıada'da Bir Ev hikayesindeki kahramana benzeyen bir arkadaşımın hediyesi sayesinde müşerrBu yaşıma kadar okumadığım Sait Faik'le, o çok sevdiğim Kınalıada'da Bir Ev hikayesindeki kahramana benzeyen bir arkadaşımın hediyesi sayesinde müşerref oldum. İstanbul sevgisi, ada tasvirleri, birden parlaması, bir balığın gözünden hayata bakabilmesi, cıvıl cıvıl ifadesi ve insan ruhunun karanlık taraflarını deşmesi kitabı bir solukta okuttu - ki hikaye favori janrım değildir. Tasvirler 40lar İstanbulunu tahayyül ettiriyor. Sait Faik, sanki bir mahalle kahvesinde kendi halinde önündeki not defterine hâlâ bir şeyler çiziktiriyor...more
Benim dağınık dikkatimden hakkını vererek okuyamadığım bir diğer kitap. Şevket Kemal Efendinin izleğini çok takip edemedim, giremedim ana hikayenin içBenim dağınık dikkatimden hakkını vererek okuyamadığım bir diğer kitap. Şevket Kemal Efendinin izleğini çok takip edemedim, giremedim ana hikayenin içine yani. Hocanın Murat Gülsoyun rahle-i tedrisinden geçtiği de belli, onun talebeleri ne demek istediğimi anlayacaktır.
Ve fakat o ölüm ve yalnızlık tasvirlerinin güzelliği…...more
47 Roninin hikayesi için okunur. Kendisi MSN nickimdi, tey tey tey… Dalga adam demekmiş, samurayını kaybeden bir savaşçının dalgalar gibi sahipsiz olm47 Roninin hikayesi için okunur. Kendisi MSN nickimdi, tey tey tey… Dalga adam demekmiş, samurayını kaybeden bir savaşçının dalgalar gibi sahipsiz olmasına atfen...more
yani hiç takip edemediğim bir hikayeyi bu kadar uzun süre inatla okuduğum vaki değildir. Şule Hanımı o kadar severim ama işte bu eser bana iki beden byani hiç takip edemediğim bir hikayeyi bu kadar uzun süre inatla okuduğum vaki değildir. Şule Hanımı o kadar severim ama işte bu eser bana iki beden büyük, erbabına ne mutlu diyeyim...more
Artık eskisi kadar çok ve konstantre okuyamıyorum, bu kitap akıcılığı, okurla aynı seviyeden konuşması ve yapısı (hocanın Birgün köşeyazılarının derleArtık eskisi kadar çok ve konstantre okuyamıyorum, bu kitap akıcılığı, okurla aynı seviyeden konuşması ve yapısı (hocanın Birgün köşeyazılarının derlemesi) ile bunu kıran bir kitap oldu, sadece haftasonları okuyarak iki haftada 400 sayfayı bitirdim, öyle diyeyim.
Bu kadar sevdiğim ve ilgiyle takip ettiğim hocanın kitabını okumayı bu kadar bekletmem tuhaf, ama bazı yazılarının zamansızlığını sınamak da bu vesileyle mümkün oldu. Kişisel hikayemle de ortak bulabileceğim anılar ve dertlerle bezeli leziz metinlerin olduğu bu 5+ yıldızlı kitabı okurken hissettiğim en kesif duygu ise 20 sene önce bir ders çıkışı arkadaşlarımla manzarada bir İstanbul sonbaharında sohbetin verdiği haz. Coşkulu, naif, matrak. Var olasın Meltem hoca!...more