Aden Bahçesi
Aden Bahçesi (İbranice: גַּן עֵדֶן Gan Eden, Arapça: جنة عدن Jannat ‘Adn), Kitâb-ı Mukaddes'te Adem ile Havva'nın yaşadığı cennet bahçesidir. Eden'in Orta Doğu'da bir yerde olduğu düşünülmektedir.
Aden sözcüğü zevk anlamına geldiğinden Zevk Bahçesi olarak da adlandırılabilir. Kitabı Mukaddes Aden Bahçesi'ni Tanrı'nın Bahçesi ve cennet olarak da adlandırır. Aden Bahçesi'nin doğuda yer aldığı ve içinden geçen bir ırmağın bölünerek dört kol olduğu belirtilir. Bu ırmaklar Aden Bahçesi'ni sulayıp bahçenin dışından akmaya devam ederler. Adem ile Havva'nın Tanrı'ya itaat ettikleri sürece bu bahçede sonsuza dek yaşayabilecekleri belirtilir.
- Yaratılış 2
- RAB Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu. Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.
- Aden'den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu. İlk ırmağın adı Pişon'dur. Altın kaynakları olan Havila sınırları boyunca akar. Orada iyi altın, reçine ve oniks bulunur. İkinci ırmağın adı Gihon'dur, Kûş sınırları boyunca akar. Üçüncü ırmağın adı Dicle'dir, Asur'un doğusundan akar. Dördüncü ırmak ise Fırat'tır.
Kusursuz örnek bahçe
değiştirAden Bahçesi Kitabı Mukaddes'e göre "Tanrı'nın Bahçesi" olarak da geçer. Aden Bahçesi'nin içinden bir ırmak dört kol olur ve bahçenin sınırlarını aşar. Bu ırmakların adları: Pişon, Gihon, Dicle ve Fırat'tır. Bu sözlere göre Aden Bahçesi'nin sınırları günümüzdeki Türkiye'nin doğusunda bulunuyordu. Aden Bahçesi'nin, sınırlarının dışında kalan kısmından farkı, bu bahçenin işlenerek örnek bir bahçe haline getirilmiş olmasıdır. Bahçenin dışındaki topraklar ise işlenerek bir bahçe durumuna getirilmiş değildir çünkü Rab Tanrı henüz dünyaya yağmur yollamamıştır. Aden Bahçesi'nin dışındaki alanlarda yabanıl bir fidan, bir ot bile yoktu. Aden Bahçesi'nde her türlü ağacın yanında, gerçek birer ağaç olmakla birlikte özel anlamları bulunan iki farklı ağaç daha vardır. Bunlardan biri "yaşam ağacı" ve diğeri ise "iyiyle kötüyü bilme ağacı"dır. Bu iki ağaç bu bahçede yaşayacak insanların Tanrı'yla ilişkileri açısından önem taşırlar. Adem ve Havva'ya verilen emre göre her ikisi de iyiyle kötüyü bilme ağacının meyvasından yememeliydiler. Eğer yerlerse bu Adem ve Havva için ölüm anlamına gelecekti.[1] Adem'le Havva'ya yaşam ağacının yasaklandığını gösteren bir söz yoktur. Ancak Adem ve Havva'nın itaasizliklerinden sonra her ikisinin de bu ağaçtan yemelerine engel getirilir. Yaşam ağacının meyvelerinin yaşam veren özelliklere sahip olduğundan bahsedilmez. Aynı şekilde iyiyle kötüyü bilme ağacının da ne meyveleri zehirlidir, ne de meyveleri insanlara iyiyle kötüyü bilmelerini sağlayacak bir anlayış verebilirler. Bu ağaçların bu adlarla adlandırılmaları onların manevi anlamlarındadır. İyiyle kötüyü bilme ağacı Adem ve Havva için sınav niteliğindeki bir ağaçtı. Özgür iradeye sahip varlıklar olarak Tanrı'ya itaat etmeye ve ona bağımlı olmaya istekli olup olmadıklarını gösterecekti. Doğada bulunan her bitkinin yenilebilir özellikte olmadığı göz önüne alındığında, onların bu ağacın meyvesinden yememelerinin de onlar için herhangi bir yoksunluk yarattığı söylenemezdi. Bu açıdan bakıldığında onların geçmeleri gereken sınavın hiçbir zorluğu yoktu.
Adem ve Havva'nın bu tek kısıtlamanın dışında çok büyük bir özgürlüğü vardı. Adem ile Havva bu bahçede sonsuza dek yaşayabilirlerdi. Onların hastalanmaları, yaşlanmaları ve ölmeleri gerekmiyordu. Bundan başka maddi gereksinimleri için mücadele etmek ve "alınlarının teriyle ekmek yemeleri" de gerekmiyordu. Ayrıca tam bir güvenlik içindeydiler ve herhangi bir kişiden ya da hayvandan korkmalarına da gerek yoktu. Duygularını karartan korkular ve endişeler olmadığından onlar için yaşamın anlamı yalnızca yaşamak değil, mutlu ve sevinçli bir şekilde yaşamaktı. Onlar yalnızca itaatsizlik ederek yasaklanan ağaçtan yerlerse öleceklerdi. Üstelik te bütün sahip oldukları nimetleri de kaybedeceklerdi. Adem ve Havva hayvanların öldüğünü gördüklerinden ölümün ne anlama geldiğini biliyorlardı. Onlar mükemmel koşullarda güzel bir cennette yaşıyorlardı. Kitabı Mukaddes Adem'le Havva'nın bulundukları Aden Bahçesi'nden aynı zamanda cennet olarak da sözeder. Aden Bahçesi gökte bulunan bir cennet değildi ve Kitabı Mukaddes'e inanan ilk insanlar burasının bir Yeryüzü cenneti olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle onlara etraflıca öğretim vermek gerekmiyordu.[2] Aden Bahçesi'nde tam bir barış ve huzur vardı. Çünkü Kitabı Mukaddes'e göre yabanıl hayvanlar Tufan öncesi dönemde yalnızca otla besleniyorlardı. Bu nedenle hem birbirleri için hem de insanlar için bir tehlike oluşturmuyorlardı. Tufan öncesi dönemde insanların da et yemedikleri gösterilir. Bunun dışında bugün olduğu gibi hayvanların içinde içgüdüsel bir korku yoktu ve insanlardan kaçmıyorlardı.[3]
Aden Bahçesi'nde ayrıca ruh bir varlığın koruyuculuk yapmakla görevli olduğu kayıtlıdır. Bu ruh varlık Keruv(Kerub) sınıfından bir melektir. Bu meleğin görevi insanları gözetmek ve Aden Bahçesi güvenli bir yer olmakla birlikte, onları belki kendi hataları yüzünden ya da başka nedenlerle doğabilecek olası tehlikelerden korumaktı.[4] Kitabı Mukaddes bu meleğin görevini yapmak yerine, başka amaçların peşinden gittiğini söyler. Bu melek insanların üzerinde bulunduğu üstün konumunu kötüye kullanabileceğini fark eder ve insanların üzerinde egemenlik kurma arzusuna kapılır. İçindeki gururlu düşünceler bu meleğe kendisinin de, diğer meleklerden daha üstün olup Tanrı gibi çok yüksek bir konuma gelebileceğini söyler.[5] Havva Adem yaratıldıktan hemen sonra yaratılmamıştır. Aradan zamanı belirtilmeyen uzunca bir süre geçmiştir. Adem bu arada bahçeyi ve hayvanları tanıma ve onları özelliklerine göre adlandırma fırsatına sahip olur. Havva yaratılıncaya kadar uzunca bir dönemin geçtiği Adem'in Havva yaratıldıktan sonra söylediği sözlerden anlaşılır. Artık Adem ile Havva bir soy meydana getirebileceklerdir. Daha sonra Şeytan olarak adlandırılan bu melek, bunun kendisi için tam uygun bir zaman olduğunun bilincindedir. Çünkü Havva henüz deneyimsizdir ve hatta belki yeni yaratılmış olduğundan dolayı bir hayvanın konuşmasını bile garipsemeyecektir. Şeytan Adem'le Havva'nın soyu oluştuktan sonra bir girişimde bulunacak olsaydı, isyanının başarılı olması için bu kez onları da tek tek aldatmak zorunda kalabilirdi. Bu nedenle Havva'nın yaratılışından kısa bir süre sonra düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla harekete geçerek ilk isyanı başlatır. Havva yalnızken yaklaşarak ve bir yılanı kukla gibi konuşturarak, yasak ağaçtan yiyebileceklerini ve bunun sonucunda da kesinlikle ölmeyeceklerini iddia eder. İyiyle kötüyü bilme ağacının anlamını çarpıtarak, bu ağacın meyvasından yerlerse Tanrı gibi bir anlayışa ulaşacaklarını söyler. Bu teklif, henüz deneyimsiz ve etrafındaki yaşam hakkında bilgi almaya hevesli olan Havva için çok çekicidir.[6] Aslında bu ağaç yalnızca, neyin iyi ve neyin kötü olduğu konusunda karar verme hakkının Tanrı'ya ait olduğunu simgelemekteydi. Bu şekilde ağaç Tanrı'nın insanlar üzerindeki egemenliğini simgeliyordu. İnsanların yaşamlarında Tanrı'dan gelecek yönlendirmelere göre hareket etmeleri gerektiğini göstermekteydi. Bu insanları gerçek bir özgürlükten yoksun bırakmayan bir sınırlamaydı ve gerekliydi.
Adem ile Havva'nın itaatsizliği onlar için belirlenen sonucu doğurdu ve ikisi de Aden Bahçesi'nin dışına kovuldular. Aden Bahçesi'nin dışındaki topraklardaki yaşam onlar ve doğacak soyları için zor bir yaşam anlamına geliyordu. Kendilerine verilen yargıların bildirilmesinden hemen sonra gecikilmeksizin bu bahçeden çıkarıldılar. Bu şekilde sonsuz yaşam hakkını simgeleyen yaşam ağacından yemelerine izin verilmedi. Ayrıca Tanrı'ya isyan ettiklerinden Tanrı'nın Bahçesi'nde mükemmel koşullarda da yaşayamazlardı.[7] Adem'le Havva zamanla yaşlanmaya başladılar ve sonunda da öldüler. Tanrı'nın gözünde sanki yalnızca bir gün gibi az yaşayarak "ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün" sözüne göre öldüler.[8] Artık Adem ile Havva soylarını bu bahçenin dışındaki koşullarda ve kendilerine verilen yargıya göre sürdüreceklerdi. Kitabı Mukaddes'e göre bütün insanlar Adem'den geldiği için doğuştan kusurluluğu miras almışlardır. Bu yüzden günah işlemeye eğilimli ve ölümlüdürler.[9] İbranicedeki günah için kullanılan sözcük Türkçede hata ve hata yapmak anlamına gelir. Bu nedenle çocukların günah içinde doğmalarını kusurlu olarak doğdukları anlamında görmek gerekir.[10]
Kitabı Mukaddes Tanrı'nın Yeryüzü'nü boşuna yaratmadığını üzerinde oturulsun diye yarattığını söyler.[11] Tanrı'nın Yeryüzü'nü 24 saatlik süreler olmayan ve her bir günün binlerce yıl olduğu 6 günde hazırladığını ve altıncı günün sonunda ise bakıp, her şeyin çok iyi olduğunu söyler.[12] Bu nedenle Tanrı'nın amacı, başlangıçtaki gibi Yeryüzü'ndeki "her şeyin çok iyi" şartlarda olduğu bir durumda sonsuza dek kalmasıdır. Amacı bütün Yeryüzü'nün tıpkı Aden Bahçesi gibi olması ve başlangıçtaki mükemmel koşulların itaatli insanlar için yeniden oluşmasıdır. Bu nedenle Aden Bahçesi'nin-Yeryüzü'ndeki Cennet'in yok olması yalnızca geçici bir durumu oluşturacaktı. Tanrı her şeyi düzeltebileceğinden buna izin vermiş oldu.[13] Kitabı Mukaddes bu cennetin yeniden ve gökte başka bir yerde değil Yeryüzü'nde kurulacağını vurgular. Ancak bundan önce Aden Bahçesi'ndeki isyan eden Keruv meleğin(Şeytan) ortaya attığı iftiraların (İblis: İftiracı) hiçbir kuşkuya yer kalmaksızın giderilmesi gerekmektedir. Çünkü bu melek bu iftiralarıyla Tanrı'nın yönetiminin haklı olmadığını ve ayrıca Tanrı'nın yarattığı varlıkların iyiliğini amaçlamadığını iddia etmiştir. Bu durum Tanrı'nın Şeytan tarafından suçlandığı, bu nedenle Şeytan'la mahkemelik olduğu bir konudur. Öte yandan sonunda karar verecek yargıç yine Tanrı'dır.[14][15][16] Bu yüzden Tanrı Şeytan'a iddialarını kanıtlaması için bir süre vermiştir. Bu süre bittiğinde ortaya çıkan kanıtlar kimin haklı olduğunu gösterecektir. Tanrı bu nedenle insanların Yeryüzü'nde Aden Bahçesi'nin koşullarından eser olmayan bir ortamı oluşturmalarına izin vermiştir. Yeryüzü'ndeki koşulların kötü olması Şeytan'ın iddialarının bir yalan olduğunun kanıtı olacaktır. Kitabı Mukaddes'e göre Adem Mö. 4026 yılının sonbaharında yaratılmıştır. Şeytan'ın süresinin tam olarak ne zaman başladığı ve tam olarak ne zaman biteceği bildirilmemesine rağmen, Kitabı Mukaddes'in içeriği Şeytan'a verilen sürenin yaklaşık olarak 6000 yıl olduğunu gösterir.[17][18] Tanrı bu süreyi amacını gerçekleştirmek üzere kullanmıştır. Bunların başında da insanları ölümlü olma durumlarından kurtarmak vardır. Bu yalnızca Tanrı'nın mucizevi yolla yapacağı teknik bir uygulamadan ibaret değildir. Çünkü insanın ölümlü oluşu Tanrı'ya karşı olan bir borca benzetilir. Çünkü Kitabı Mukaddes günahları borç olarak tanımlar. Kitabı Mukaddes'e göre Tanrı suçluyu asla suçsuz çıkarmayan biridir. Bu nedenle Tanrı'nın suçlu birini bağışlaması, bir yargıcın suçlu birini keyfi bir şekilde beraat ettirmesi gibi adaletsiz bir davranış olacaktı. Tanrı ölümlü insanların günah borcunu kendi çabalarıyla kapatamayacaklarını bildiğinden, bunun için bir fidye sağlayarak İsa'nın Yeryüzü'ndeki ölümsüz yaşamının insanların günahlarına karşılık olarak ödenmesini sağlamıştır.[19][20] Tanrı İsa'yı gökteki yaşamına geri döndürüp ona kendisinin dışındaki bütün yetkileri vermiştir. İsa(Mikail) Atanmış Kral(Mesih) olarak Tanrı'nın amaçlarını Yeryüzü'nde gerçekleştirmekle görevlendirilmiştir. Bunları yaparken bütün melekler kendi emrinde olacaktır.[21] Atanmış Kral ikinci kere geldiğinde yetkisini kullanıp Şeytan'ın Yeryüzü'ndeki oluşturduğu şimdiki düzeni ortadan kaldıracaktır.[22] Ayrıca Şeytan'ın perde arkasından egemenlik sürdüğü bu dönemin sonunda, tıpkı Adem ile Havva gibi Şeytan'ın isyanına katılan ve şimdiki düzeni yaşam şekilleriyle destekleyen insanları da itaatsiz keçiler gibi görerek sonsuza dek yok edecektir.[23][24] İsa'nın Atanmış Kral olarak bunları yapacağı savaşın adı Armageddon(ya da Armageddon)'dur.
Armageddon bittikten sonra Atanmış Kral olan İsa 1000 yıl boyunca yanındaki 144000 yardımcı yöneticilerle Yeryüzü'nü yönetecektir. Ölmüş olanlardan gerçekten kötü olanların dışındaki kişiler Yeryüzü Aden Bahçesi gibi cennet haline getirildikten sonra diriltilecektir.[25][26] Bu dönemde insanlara verilecek eğitim ve başka ruhi yardımlarla kusursuzluğa ve sonucunda da tam ölümsüzlüğe kavuşmaları için yardım edilecek.[27] 1000 yıllık sürenin sonunda Şeytan ve cinleri Armageddon'da atıldıkları "Uçurum"dan çıkarılacaklar.[28] Onlar yeniden bazı kişileri ayartabilecekler; ancak bunların hiçbirinin Yeryüzü'ndeki cennet koşullarını bozmalarına ve önceki duruma getirmelerine izin verilmeyecek. Şeytan, cinleri ve isyanlarına katılanların tümü birden yok edilecekler.[29] Sağ kalanlar bundan sonra Tanrı'nın oğulları konumuna erişmiş olacaklar ve sonsuza dek Yeryüzü Cenneti'nde yaşayabilecekler. Aden Bahçesi Zevk Bahçesi anlamına geldiğinden bütün yeryüzündeki şartlar ilk haline döndürüldüğünde Aden Bahçesi yeniden yaratılmış gibi olacak.[30] Atanmış Kral İsa ise görevini tamamladığından Krallık yetkisini yeniden Tanrı'ya verecek ve ilk isyandan önceki gibi Tanrı evrendeki tek egemen olmaya devam edecektir.[31][32][33][34][35][36][37][38]
Notlar ve referanslar
değiştir- ^ Yaratılış 2
- 16 Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu, 17 “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.”
- ^ Luka 23
- 39 Çarmıha asılan suçlulardan biri, “Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!” diye küfretti.
- 40 Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. “Sende Tanrı korkusu da mı yok?” diye karşılık verdi. “Sen de aynı cezayı çekiyorsun. 41 Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı.” 42 Sonra, “Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an” dedi.
- 43 İsa ona, “Sana bugün doğrusunu söyleyeyim, sen benimle birlikte cennette olacaksın” dedi.
- ^ Yaratılış 9
- 1 Tanrı, Nuh'u ve oğullarını kutsayarak, “Verimli olun, çoğalıp yeryüzünü doldurun” dedi, 2 “Yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümü sizden korkup ürkecek. 1. Yeryüzündeki bütün canlılar, denizdeki bütün balıklar sizin yönetiminize verilmiştir. 3 Bütün canlılar size yiyecek olacak. Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum.
- ^ Hezekiel 28
- 11 RAB bana şöyle seslendi: 12 “İnsanoğlu, Sur Kralı için bir ağıt yak. Ona diyeceksin ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor:
- “ ‘Kusursuzlukta örnek biriydin,
- Bilgeliğin ve güzelliğin eksiksizdi.
- 13 Sen Tanrı'nın bahçesi Aden'deydin.
- Yakut, topaz, aytaşı,
- Sarı yakut, oniks, yeşim,
- Laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşla bezenmiştin.
- Kakma ve oyma işlerin hep altındandı.
- Bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı.
- 14 Meshedilmiş, koruyucu bir Keruv olarak
- Seni oraya yerleştirdim.
- Tanrı'nın kutsal dağındaydın,
- Yanan taşlar arasında dolaştın.
- 15 Yaratıldığın günden
- Sende kötülük bulunana dek
- Yollarında kusursuzdun.
- 16 Ticaretinin bolluğundan
- Zorbalıkla doldun
- Ve günah işledin.
- Bu yüzden kirli bir şey gibi
- Seni Tanrı'nın dağından attım,
- Yanan taşların arasından kovdum,
- Ey koruyucu Keruv.
- 17 Güzelliğinden ötürü
- Gurura kapıldın,
- Görkeminden ötürü
- Bilgeliğini bozdun.
- Böylece seni yere attım,
- Kralların önünde seni yüzkarası yaptım.
- ^ Yeşaya 14
- 3 RAB İsrail halkını acıdan, sıkıntıdan
- Ve yaptığı ağır işlerden kurtardığı gün
- 4 Babil Kralı'nı alaya alarak,
- “Halkı ezenin nasıl da sonu geldi!” diyecekler,
- “Zorbalığı nasıl da sona erdi!”
- 5 RAB kötülerin değneğini,
- Egemenlerin asasını kırdı.
- 6 O asa ki, halklara gazapla vurdukça vurdu,
- Ulusları öfkeyle, dinmeyen zulümle yönetti.
- 7 Bütün dünya esenlik ve barış içinde
- Sevinçle haykırıyor.
- 8 Lübnan'ın çam ve sedir ağaçları bile
- Kralın yok oluşuna seviniyor.
- “Onun ölümünden beri kimse bizi kesmeye gelmiyor” diyorlar.
- 9 Toprağın altındaki ölüler diyarı
- Babil Kralı'nı karşılamak için sabırsızlanıyor.
- Onun gelişi ölüleri,
- Dünyanın eski önderlerini heyecanlandırıyor;
- Ulusları yönetmiş kralları
- Tahtlarından ayağa kaldırıyor.
- 10 Hepsi ona seslenip diyecekler ki,
- “Sen de bizim gibi gücünü yitirdin,
- Bize benzedin.”
- 11 Görkemin de çenklerinin sesi de
- Ölüler diyarına indirildi.
- Altında kurtlar kaynaşacak,
- Üstünü kurtçuklar kaplayacak.
- 12 Ey parlak yıldız[a], seherin oğlu,
- Göklerden nasıl da düştün!
- Ey ulusları ezip geçen,
- Nasıl da yere yıkıldın!
- 13 İçinden, “Göklere çıkacağım” dedin,
- “Tahtımı Tanrı'nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım;
- İlahların toplandığı dağda,
- Safon'un doruğunda oturacağım.
- 14 Bulutların üstüne çıkacak,
- Kendimi Yüceler Yücesi'yle eşit kılacağım.”
- 15 Ancak ölüler diyarına,
- Ölüm çukurunun dibine
- İndirilmiş bulunuyorsun.
- 16-17 Seni görenler bakıp bakıp şöyle düşünecekler:
- “Dünyayı sarsan, ülkeleri titreten,
- Yeryüzünü çöle çeviren,
- Kentleri yerle bir eden,
- Tutsakları evlerine salıvermeyen adam bu mu?”
- 18 Ulusların bütün kralları tek tek,
- Görkemli mezarlarda yatıyor.
- 19 Ama sen reddedilen bir dal gibi
- Mezarından dışarı atıldın;
- Bedenleri kılıçla delinip
- Ölüm çukurunun dibine atılmış ölülerle örtülüsün;
- Ayak altında çiğnenen leş gibisin.
- 20 Ülkeni harap edip halkını katlettiğin için
- Başkaları gibi gömülmeyeceksin.
- Kötülük yapan soy bir daha anılmayacak.
- ^ Yaratılış 3
- 1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu.
- 2 Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı, 3 “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”
- 4 Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi, 5 “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde :gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.”
- 6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.
- ^ Yaratılış 3
- 1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu.
- 2 Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı, 3 “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”
- 4 Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi, 5 “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.”
- 6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi. 7 İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.
- 8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı'nın(Tanrı adına sözcülük eden meleğin) sesini duydular. O'ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler. 9 RAB Tanrı Adem'e, “Neredesin?” diye seslendi.
- 10 Adem, “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim” dedi.
- 11 RAB Tanrı, “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?” diye sordu, “Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?”
- 12 Adem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı.
- 13 RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu.
- Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi.
- 14 Bunun üzerine RAB Tanrı yılana,
- “Bu yaptığından ötürü
- Bütün evcil ve yabanıl hayvanların
- En lanetlisi sen olacaksın” dedi,
- “Karnının üzerinde sürünecek,
- Yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
- 15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu
- Birbirinize düşman edeceğim.
- Onun soyu senin başını ezecek,
- Sen onun topuğuna saldıracaksın.”
- 16 RAB Tanrı kadına,
- “Çocuk doğururken sana
- Çok acı çektireceğim” dedi,
- “Ağrı çekerek doğum yapacaksın.
- Kocana istek duyacaksın,
- Seni o yönetecek.”
- 17 RAB Tanrı Adem'e,
- “Karının söz��nü dinlediğin ve sana,
- Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için
- Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi,
- “Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.
- 18 Toprak sana diken ve çalı verecek,
- Yaban otu yiyeceksin.
- 19 Toprağa dönünceye dek
- Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın.
- Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın
- Ve yine toprağa döneceksin.”
- 20 Adem karısına Havva[a] adını verdi. Çünkü o bütün insanların annesiydi.
- 21 RAB Tanrı Adem'le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi. 22 Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu” dedi, “Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.” 23 Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı. 24 Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.
- ^ Mezmurlar 90:4 Çünkü senin gözünde bin yıl Geçmiş bir gün, dün gibi, Bir gece nöbeti gibidir.
- ^ Mezmurlar 51
- 2 Tümüyle yıka beni suçumdan,
- Arıt beni günahımdan.
- 3 Çünkü biliyorum isyanlarımı,
- Günahım sürekli karşımda.
- 4 Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim,
- Senin gözünde kötü olanı yaptım.
- Bu nedenle, söylediklerinde haklı,
- Yargılarında adilsin.
- 5 Nitekim suç içinde doğdum ben,
- Günah içinde annem bana hamile kaldı.
- 6 Madem sen gönülde sadakat istiyorsun,
- Bilgelik öğret bana yüreğimin derinliklerinde.
- 7 Beni mercanköşkotuyla arıt, paklanayım,
- Yıka beni, kardan beyaz olayım.
- 8 Neşe, sevinç sesini duyur bana,
- Bayram etsin ezdiğin kemikler.
- ^ Romalılar 5
- 12 Günah bir insan(Adem) aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi.
- ^ Yeşaya 45
- 18 Çünkü gökleri yaratan RAB,
- Dünyayı yaratıp biçimlendiren, pekiştiren,
- Üzerinde yaşanmasın diye değil, yaşansın diye
- Biçimlendiren RAB –Tanrı O'dur– şöyle diyor:
- “RAB benim, başkası yok.
- ^ Yaratılış 1
- 27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı, onu Tanrı'nın suretinde yarattı. Onları erkek ve dişi olarak yarattı. 28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. 29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak. 30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere –soluk alıp veren bütün hayvanlara– yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu. 31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.
- ^ Romalılar 8
- 18 Kanım şu ki, bu anın acıları, gözümüzün önüne serilecek yücelikle karşılaştırılmaya değmez. 19 Yaratılış, Tanrı çocuklarının ortaya çıkmasını büyük özlemle bekliyor. 20-21 Çünkü yaratılış amaçsızlığa teslim edildi. Bu da yaratılışın isteğiyle değil, onu amaçsızlığa teslim eden Tanrı'nın isteğiyle oldu. Çünkü yaratılışın, yozlaşmaya köle olmaktan kurtarılıp Tanrı çocuklarının yüce özgürlüğüne kavuşturulması umudu vardı. 22 Bütün yaratılışın şu ana dek birlikte inleyip doğum ağrısı çektiğini biliyoruz.
- ^ Mezmurlar 50
- 6 Gökler O'nun doğruluğunu duyuruyor, Çünkü yargıç Tanrı'nın kendisidir.
- ^ Yakup 4
- 12 Oysa tek Yasa koyucu, tek Yargıç vardır; kurtarmaya da mahvetmeye de gücü yeten O'dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun?
- ^ Daniel 7
- 9 “Ben bakarken
- Tahtlar kuruldu,
- Eskiden beri var Olan yerine oturdu.
- Giysileri kar gibi beyaz,
- Başındaki saçlar yün gibi apaktı.
- Tahtı alev alev,
- Tekerlekleri kızgın ateş gibiydi.
- 10 Önünden ateşten bir ırmak çıkıp akıyordu.
- Binlerce binler
- O'na hizmet ediyordu;
- On binlerce on binler
- Önünde duruyordu.
- Mahkeme kuruldu,
- Kitaplar açıldı.
- 11 “Boynuzun söylediği övüngen sözleri duyunca baktım, yaratık gözümün önünde öldürüldü, bedeni kızgın ateşe atıldı, yok oldu. 12 Öbür yaratıklara gelince, egemenlik onlardan alınmış, ancak belirli bir süre için yaşamalarına izin verilmişti.
- 13 “Gece görümlerimde insanoğluna benzer birinin(İsa) göğün bulutlarıyla geldiğini gördüm. Eskiden beri var Olan'ın yanına doğru ilerledi, O'nun önüne getirildi. 14 Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.”
- ^ 1 Yuhanna 19 Biliyoruz ki, biz Tanrı'danız, bütün dünya ise kötü olanın denetimindedir.
- ^ 2 Korintoslular 4
- 3 Yaydığımız Müjde örtülüyse de, mahvolanlar için örtülüdür. 4 Tanrı'nın görünümü olan Mesih'in yüceliğiyle ilgili Müjde'nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı[Şeytan] onların zihinlerini kör etmiştir.
- ^ Matta 20
- 28 Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi."
- ^ Hoşea 13
- 14 "Onları fidyeyle kurtaracağım Ölüler diyarının elinden, Ölümden fidyeyle kurtaracağım. Felaketin nerede, ey ölüm? Yıkıcılığın nerede, ey ölüler diyarı? Hiç pişmanlık duymayacağım.(Ölüme kaptırarak)
- ^ Matta 28
- 18 İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi...”
- ^ Luka 4
- 1-2 Kutsal Ruh'la dolu olarak Şeria Irmağı'ndan dönen İsa, Ruh'un yönlendirmesiyle çölde dolaştırılarak kırk gün İblis tarafından denendi. O günlerde hiçbir şey yemedi. Dolayısıyla bu süre sonunda acıktı. 3 Bunun üzerine İblis O'na, “Tanrı'nın Oğlu'ysan, şu taşa söyle ekmek olsun” dedi.
- 4 İsa, “ ‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz’ diye yazılmıştır” karşılığını verdi.
- 5 Sonra İblis İsa'yı yükseklere çıkararak bir anda O'na dünyanın bütün ülkelerini gösterdi. 6O'na, “Bütün bunların yönetimini ve zenginliğini sana vereceğim” dedi. “Bunlar bana teslim edildi, ben de dilediğim kişiye veririm. 7 Bana taparsan, hepsi senin olacak.”
- 8 İsa ona şu karşılığı verdi: “ ‘Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.”
- ^ Vahiy 21
- 1 Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle(yönetim) yeryüzü(asi toplum) ortadan kalkmıştı. Deniz(çalkalanan deniz gibi kötü olan insanlar) de yoktu artık. 2 Kutsal kentin, yeni Yeruşalim'in gökten, Tanrı'nın yanından indiğini gördüm. Güveyi için hazırlanmış süslü bir gelin gibiydi. 3 Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: “İşte, Tanrı'nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O'nun halkı olacaklar, Tanrı'nın kendisi de onların arasında bulunacak. 4 Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.”
- 5 Tahtta oturan, “İşte her şeyi yeniliyorum” dedi. Sonra, “Yaz!” diye ekledi, “Çünkü bu sözler güvenilir ve gerçektir.” 6 Bana, “Tamam!” dedi, “Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben'im. Susayana yaşam suyunun pınarından karşılıksız su vereceğim. 7 Galip gelen bunları miras alacak. Ben onun Tanrısı olacağım, o da bana oğul olacak. 8 Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür. İkinci ölüm(Varlıktan tamamen siliniş, dirilmenin olmadığı ölüm) budur.”
- ^ Yeşaya 57
- 20 Ama kötüler çalkalanan deniz gibidir,
- O deniz ki, rahat duramaz, suları çamur ve pislik savurur.
- 21 “Kötülere esenlik yoktur” diyor Tanrım.
- ^ Yeşaya 26:19
- Ama senin ölülerin yaşayacak, Bedenleri dirilecek. Ey sizler, toprak altında yatanlar, Uyanın, ezgiler söyleyin. Çünkü senin çiyin sabah çiyine benzer, Toprak ölülerini yaşama kavuşturacak.
- ^ Elçilerin İşleri 24
- 15 Aynı bu adamların kabul ettiği gibi, hem doğru kişilerin hem doğru olmayanların ölümden dirileceğine dair Tanrı'ya umut bağladım.
- ^ Vahiy 22
- 1 Melek bana Tanrı'nın ve Kuzu'nun tahtından çıkan billur gibi berrak yaşam suyu ırmağını gösterdi. 2 Kentin anayolunun ortasında akan ırmağın iki yanında on iki çeşit meyve üreten ve her ay meyvesini veren yaşam ağacı bulunuyordu. Ağacın yaprakları uluslara şifa vermek içindir.(Ruhi yardımın mecazi anlatımı)
- ^ Vahiy 20
- 1 Sonra bir meleğin gökten indiğini gördüm. Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. 2 Melek ejderhayı –İblis ya da Şeytan denen o eski yılanı– yakalayıp bin yıl için bağladı. 3 Bin yıl tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi. Bin yıl geçtikten sonra kısa bir süre için serbest bırakılması gerekiyor.
- ^ Vahiy 20
- 7 Bin yıl tamamlanınca Şeytan atıldığı zindandan serbest bırakılacak. 8 Yeryüzünün dört bucağındaki ulusları –Gog'la Magog'u[a]– saptırmak, savaş için bir araya toplamak üzere zindandan çıkacak. Toplananların sayısı deniz kumu kadar çoktur.
- 9 Yeryüzünün dört bir yanından gelerek kutsalların ordugahını ve sevilen kenti kuşattılar. Ama gökten ateş yağdı, onları yakıp yok etti. 10 Onları saptıran İblis ise canavarla sahte peygamberin de içinde bulunduğu ateş ve kükürt gölüne atıldı...
- ^ Mezmurlar 37
- 10 Yakında kötünün sonu gelecek,
- Yerini arasan da bulunmayacak.
- 11 Ama alçakgönüllüler Yeryüzü'nü miras alacak,
- Derin bir huzurun zevkini tadacak.
- 29 Doğrular Yeryüzü'nü miras alacak,
- Orada sonsuza dek yaşayacak.
- ^ 1. Timoteos 6
- 15-16 Mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, rablerin Rabbi, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı, Mesih'i belirlenen zamanda ortaya çıkaracaktır. Onur ve kudret sonsuza dek O'nun olsun! Amin.
- ^ Yeşaya 35
- 1 Çöl ve kurak toprak sevinecek,
- Bozkır coşup çiğdem gibi çiçeklenecek.
- 2 Her yanı çiçeklenip sevinçle coşacak,
- Sevincini haykıracak.
- Lübnan'ın yüceliği,
- Karmel ve Şaron'un görkemi ona verilecek.
- İnsanlar RAB'bin yüceliğini,
- Tanrımız'ın görkemini görecek.
- 3 Gevşek elleri güçlendirin,
- Pekiştirin çözülen dizleri.
- 4 Yüreği kaygılı olanlara,
- “Güçlü olun, korkmayın” deyin,
- “İşte Tanrınız geliyor!
- Öç almaya, karşılık vermeye geliyor.
- Sizi O kurtaracak.”
- 5 O zaman körlerin gözleri,
- Sağırların kulakları açılacak;
- 6 Topallar geyik gibi sıçrayacak,
- Sevinçle haykıracak dilsizlerin dili.
- Çünkü çölde sular fışkıracak,
- Irmaklar akacak bozkırda.
- 7 Kızgın kum havuza,
- Susuz toprak pınara dönüşecek.
- Çakalların yattığı yerlerde
- Kamış, saz ve ot bitecek.
- ^ Yeşaya 51
- 3 RAB Siyon'u ve bütün yıkıntılarını avutacak. Siyon çölünü Aden'e, bozkırı RAB'bin bahçesine döndürecek. Orada coşku, sevinç, Şükran ve ezgi olacak.
- ^ Yeşaya 11
- 6Onun döneminde kurtla kuzu bir arada yaşayacak, Parsla oğlak birlikte yatacak, Buzağı, genç aslan ve besili sığır yan yana duracak, Onları küçük bir çocuk güdecek.
- ^ Yeşaya 41
- 18 Çıplak tepeler üzerinde ırmaklar,
- Vadilerde su kaynakları yapacağım.
- Çölü havuza,
- Kurak toprağı pınara çevireceğim.
- 19 Çölü sedir, akasya,
- Mersin ve iğde ağaçlarına kavuşturacağım.
- Bozkıra çam, köknar
- Ve selviyi bir arada dikeceğim.
- ^ Yeşaya 65
- 25 Kurtla kuzu birlikte otlayacak, Aslan sığır gibi saman yiyecek. Yılanın yiyeceğiyse toprak olacak.(Aden Bahçesi'ndeki yılan gibi aldatıp ölüme yol açan biri olmayacak) Kutsal dağımın hiçbir yerinde Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek." Böyle diyor RAB.
- ^ Yeşaya 65
- 16 Öyle ki, ülkede kim bereket istese
- Sadık Tanrı'dan[a] isteyecek;
- Ülkede kim ant içse,
- Sadık Tanrı üzerine ant içecek.
- Çünkü geçmiş sıkıntılar unutulup
- Gözümden saklanacak.”
- 17 “Çünkü bakın, yeni bir yeryüzü(halk),
- Yeni bir gök(yönetim) yaratmak üzereyim;
- Geçmiştekiler anılmayacak, akla bile gelmeyecek.
- 18 Yaratacaklarımla sonsuza dek sevinip coşun;
- Çünkü Yeruşalim'i(Göksel Yönetimi) coşku,
- Halkını sevinç kaynağı olarak yaratacağım.
- 19 Yeruşalim için sevinecek,
- Halkım için coşacağım.
- Orada ağlayış ve feryat duyulmayacak artık.
- 20 Orada birkaç gün yaşayıp ölen bebekler olmayacak,
- Yaşını başını almadan kimse ölümü tatmayacak.
- Yüz yaşında ölen genç,(günahından dönmeyenler)
- Yüz yaşına basmayan kişi lanetli sayılacak.
- 21 Evler yapıp içlerinde yaşayacak,
- Bağlar dikip meyvesini yiyecekler.
- 22 Yaptıkları evlerde başkası oturmayacak,
- Diktikleri bağın meyvesini başkası yemeyecek.
- Çünkü halkım ağaçlar gibi uzun yaşayacak,
- Seçtiklerim, elleriyle ürettiklerinin tadını çıkaracaklar.
- 23 Emek vermeyecekler boş yere,
- Felakete uğrayan çocuklar doğurmayacaklar.
- Çünkü kendileri de çocukları da
- RAB'bin kutsadığı soy olacak.
- 24 Onlar bana yakarmadan yanıt verecek,
- Daha konuşurlarken işiteceğim onları.
- ^ Mezmurlar 96
- 1 Yeni bir ezgi söyleyin RAB'be!
- Ey bütün dünya, RAB'be ezgiler söyleyin!
- 2 Ezgi söyleyin, RAB'bin adını övün,
- Her gün duyurun kurtarışını!
- 3 Görkemini uluslara,
- Harikalarını bütün halklara anlatın!
- 4 Çünkü RAB uludur, yalnız O övgüye değer,
- İlahlardan çok O'ndan korkulur.
- 5 Halkların bütün ilahları bir hiçtir,
- Oysa gökleri yaratan RAB'dir.
- 6 Yücelik, ululuk O'nun huzurundadır,
- Güç ve güzellik O'nun tapınağındadır.
- 7 Ey bütün halklar, RAB'bi övün,
- RAB'bin gücünü, yüceliğini övün,
- 8 RAB'bin görkemini adına yaraşır biçimde övün,
- Sunular getirip avlularına girin!
- 9 Kutsal giysiler içinde RAB'be tapının!
- Titreyin O'nun önünde, ey bütün yeryüzündekiler!
- 10 Uluslara, “RAB egemenlik sürüyor” deyin.
- Dünya sağlam kurulmuş, sarsılmaz.
- O halkları adaletle yargılar.
- 11 Sevinsin gökler, coşsun yeryüzü!
- Gürlesin deniz içindekilerle birlikte!
- 12-13 Bayram etsin kırlar ve üzerindekiler!
- O zaman RAB'bin önünde bütün orman ağaçları
- Sevinçle haykıracak.
- Çünkü O geliyor!
- Yeryüzünü yargılamaya(hükmetmeye-hüküm sürmeye-yönetmeye) geliyor.
- Dünyayı adaletle,
- Halkları kendi gerçeğiyle yönetecek.